NaZLıHaN
Administrator

içerir.
Anne olmak kadınlara bahşedilen dünyanın en güzel ayrıcalığıdır. Ne yazık ki bu özellik
kadınların bazı hastalıklarla savaşması anlamına da gelir.
Ruhsal hastalıkların kadın erkek oranı incelendiğinde; bu oranın kadınlarda iki kat fazla olduğu bulunmuştur. Sadece depresyonun kadınlarda görülme oranı % 32 dir. Kadına yönelik şiddetin yoğunluğu da bu oranı artırmaktadır. Sadece ülkemizde değil, birçok gelişmiş ülkede kadına yönelik şiddet oranı çok yüksektir. ABD’de bu oranın % 25 olduğu bulunmuştur. Yani her 100 kadından 25’ i eşinden şiddet görmektedir. Bu durum zaten doğası gereği ruhsal bozukluklara yatkın olan kadınların ağır ruhsal sorunlar yaşamasına yol açmaktadır.

KADINLARDA KADINA ÖZGÜ GÖRÜLEN RUHSAL BOZUKLUKLAR
Üreme kadının hormonal yapısında ciddi boyutta değişikliklere yol açmaktadır. Adet döngüsüyle başlayan bu faz gebelik, doğum, lohusalık, menopozla sonlanacaktır.
Adet döngüsü kadınlarda 12-14 yaşlarında başlar. Bu durum kadınların 12 yaşında başlayan ruhsal sıkıntıları olduğu anlamına da gelir. Adet sancısı başlayan genç kız karın ağrıları, bulantı, huzursuzluk, ağlamalar, alınganlıkla ilk olumsuz deneyimini yaşayacaktır. Bu durum gün geçtikçe adet öncesi döneme kayan sinirlilik, hassasiyet, gerginlik gibi hafif durumlarla seyredebildiği gibi; hırçınlık, şüphecilik, saldırganlık eğilimi, % 15 oranında intihar düşünce veya eğilimi gibi ağır bulgularla da seyredebilir. Kişi okula, işe gidememe, günlük işlerini yapamama gibi durumlarla da karşılaşabilir. Adet öncesi başlayan bu durum adet döneminde de sürebilir. Memelerde şişkinlik, gerginlik, vücutta şişkinlik, kilo alımı, eklem ve kaslarda ağrı ve hassasiyet, baş ağrıları vb. fiziksel belirtiler yanında uykusuzluk, huzursuzluk, iştah fazlalığı veya azlığı, dikkat dağınıklığı, duygusallık gibi ruhsal bulguları da kapsayabilir.
Basit gibi görünen bu durum yurt dışı yayınlarında iş yerinde arkadaşlara saldırma, evde çocuklara zarar verme vb. durumlarla adli olaylara yol açtığı mevcuttur. Mutlaka bir psikiyatri uzmanından yardım alınmalıdır.

Anne olmak kadında birçok değişikliğe yol açar. ANNELİK HÜZNÜ doğum yapan kadınların % 30- 75 i arasında sıklıkla görülen bir durumdur. Neden olarak çoğunlukla doğumla hormon düzeylerindeki hızlı düşme suçlanmaktadır. Doğum sonrası 3-4 günlerde başlar, en fazla 10 gün sürer. Çok sık görüldüğü için takip eden doktorun bilgilendirme yapması önemlidir.
Lohusalık kadının anne olma sorumluluğunun da başlaması anlamına gelir. Bu durum bazen ruhsal yapıda baş edememe, mutsuzluk, umutsuzluk, ağlamalar ile sonlanabilir. Gebelik sırasında anne adayının yaşadığı olumsuzluklar, aile ve evlilik sorunları, anne adayına yeterli sosyal desteğin sağlanamaması, bebeğin bakımı vb. konuların çözülememesi annenin depresyonunu tetikler. Gebelik öncesi ve gebelik süresince depresyonu olan hastalarda doğum sonu depresyonu artarak devam eder. Keza kanda hormonal düzeyde azalma da suçlanan nedenler arasındadır. Genellikle doğum sonrası ilk bir ay içinde görülür. Üç aya kadar da uzayabilir. Anneler depresyonun yanında aşırı kaygılı ve takıntılı düşünceler içinde olabilirler. Bu durum tedavide daha güçlü yöntemleri kullanmayı gerektirir. Öncelikle anne bebek iletişimini bozmayacak, annenin emzirmesini engellemeyecek ilaç tedavileri ile tedavi tercih edilir. Bilişsel davranışçı terapi yöntemleri ilaç almak istemeyen daha hafif düzeyde depresyonlu annelerin tedavilerinde yardımcı yöntemlerdendir.

Elbette güzellikler olduğu kadar hastalıklar da bizim için. Herkese sağlıklı mutlu bir
hayat diliyorum...